Medyum Başer Hoca son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz isimlerden biri. Sosyal medyada, çeşitli internet sitelerinde, hatta bazı forumlarda onunla ilgili onlarca yorum dolaşıyor. Kimi insanlar ondan mucize bekler gibi bahsederken, bir o kadar insan da açık açık dolandırıldığını söylüyor. Ben de bu kadar çok konuşulan biri hakkında bir şeyler yazmak istedim çünkü ortada ciddi bir sorun var.
İlk bakışta her şey çok “ikna edici” görünüyor. Web sitesi profesyonel hazırlanmış, yazılar ilgi çekici, mesaj attığınızda kısa sürede cevap geliyor. İnsan böyle şeylerle karşılaşınca önce bir durup düşünüyor: “Acaba doğru olabilir mi?” Hele ki insanın hayatında bir sıkıntı varsa — aşk acısı, para sıkıntısı, aile sorunları gibi — böyle kişilere inanmak çok kolay hale geliyor. Çünkü çaresizken mantıklı düşünmek zorlaşıyor.
Başer Hoca’nın en çok yaptığı şeylerden biri “geri getirme” işlemi. Yani sizi terk eden sevgiliyi, eşi, nişanlıyı tekrar geri döndürmek için büyü veya dua yöntemiyle çalıştığını söylüyor. Bu iş için başlangıçta belli bir miktar para alıyor, sonrasında ise “işlem tuttu ama biraz daha güçlendirmek lazım” diyerek ek ödemeler istiyor. Süreç uzadıkça uzuyor ve işin garibi şu: ortada somut hiçbir şey olmuyor. Ne sevgili dönüyor, ne hayat değişiyor, sadece banka hesapları boşalıyor.
Bana bu yazıyı yazdıran şey, bu durumdan zarar görmüş birkaç tanıdığım oldu. Başta çok umutluydular. “Enerji yolluyorum”, “gözümde seni gördüm”, “ayrılamayacaksınız” gibi cümlelerle sürekli beklenti içine sokuldular. Ama günler, haftalar geçti. Sonunda ya engellendiler, ya da hiçbir şey değişmediği gibi ellerindeki son parayı da kaybettiler.
Medyumluk denen bu alan zaten başlı başına belirsiz bir konu. Kimse resmi bir belgeyle “Ben medyumum” diyemiyor. Denetim yok, kontrol yok. Bu yüzden de bu işin içindeki sahtekarları ayırt etmek çok zor. Ama şunu artık anlamak lazım: Kutsal duyguları, dini ifadeleri, insanların zayıf anlarını kullanarak para kazanan biri ne kadar “manevi” olabilir?
Bazı insanlar hâlâ onun için “Ama bana yardımcı oldu” diyebilir. Evet, placebo etkisi diye bir şey var. İnsan bazen inanmak ister, inandığı için kendini iyi hisseder. Ama bu bir iyileşme değil, bir kandırmacadır. Gerçek bir iyilik, karşılığında insanı borçlu bırakmaz. Gerçek yardım, gizemli kelimelere, muskalara, astronomik ücretlere bağlı olmaz.
Medyum Başer Hoca’nın gerçek bir yardım mı sunduğu, yoksa sadece umut ticareti mi yaptığı konusunda şüphe kalmamış durumda. Bunca şikayet, bunca dolandırıldığını söyleyen insan boşuna konuşmuyor. Üstelik işin sonunda sadece para kaybı da yok; güven kaybı, hayal kırıklığı ve daha derin manevi yıkımlar da yaşanıyor.
Bu yüzden ne olursa olsun, böyle kişilere başvurmadan önce iki kez değil, on kez düşünmek gerek. Gerçek çözüm, kandırılmakta değil. Bazen acıyı kabullenmek, zamanla iyileşmek, destek almak daha sağlıklı yollar sunar. Ama böyle sahte umutlar, insanı daha da derine çeker.
Yani açık konuşmak gerekirse, benim fikrim şu: Medyum Başer Hoca bir medyum değil, sadece iyi pazarlama yapabilen bir dolandırıcı. Ne mucize var ortada, ne de sonuç. Sadece kandırılan insanlar ve kaybolan umutlar var.